İnme (felç), beyne giden kan akışının kesilmesi veya beyin kanaması nedeniyle beyin dokusunun oksijen alamaması sonucu gelişen, ani ve acil müdahale gerektiren bir sağlık sorunudur.
İnme geçiren kişilerde en sık görülen belirtiler arasında vücudun bir tarafında güçsüzlük veya uyuşma, konuşma bozukluğu, bilinç bulanıklığı ve denge kaybı yer alır. Sinirsel felç belirtileri, zaman zaman geri dönüşlü olabilirken, erken müdahale edilmediğinde kalıcı beyin hasarı ve hareket kaybına neden olabilir.
İnme (felç), beyindeki kan damarlarının tıkanması (iskemik inme) veya kanaması (hemorajik inme) sonucu beyin dokusunun oksijen almasını engelleyen, acil müdahale gerektiren bir nörolojik hastalıktır. Beynin belirli bir bölgesine kan akışının kesilmesi sonucu o bölgedeki beyin hücreleri hızla ölür. Bu durum, felç (yüzde kayma, kol ya da bacaklarda güçsüzlük ve uyuşma gibi) ve yaşam kalitesinde büyük kayıplara neden olabilir.
İnme, genellikle iki ana türde görülür:
İskemik İnme: Beyne giden kan akışının tıkanması sonucu meydana gelir. Pıhtı oluşumu genellikle damarlar içinde gerçekleşir.
Hemorajik İnme: Beyindeki kan damarlarının patlaması sonucu kanama meydana gelir ve beyin dokusuna baskı yapar.
Her iki tür de farklı tedavi yöntemleri gerektirir ve zamanında müdahale edilmezse ciddi kalıcı hasarlara yol açabilir.
Felç, beyne giden kan akışının azalması veya tamamen kesilmesi sonucu ortaya çıkar. Beyin dokusunun oksijen ve besin eksikliği yaşaması, beyin hücrelerinin dakikalar içinde ölmesine yol açar. İnmenin oluştuğu bölgeye bağlı olarak hareket kaybı, konuşma bozukluğu ve bilinç değişiklikleri görülebilir.
İnme, aniden gelişen sinirsel fonksiyon kaybı ile ortaya çıkar. İlk saatlerde müdahale edilen hastalar, tedaviden en fazla faydayı görmektedir.
Aşağıdaki belirtilerden biri veya birkaçı görüldüğünde derhal 112 Acil Servis aranmalıdır:
Yüzde asimetri: Ağız köşesinde kayma, yüzün bir tarafında hissizlik
Kol veya bacakta güçsüzlük: Ani güç kaybı, uyuşma veya hareket ettirememe
Konuşma bozukluğu: Konuşmada peltekleşme, cümle kuramama veya anlamsız konuşma
Görme problemleri: Ani görme kaybı, çift görme veya bulanık görme
Denge kaybı ve baş dönmesi: Yürüyememe, düşme hissi
Bilinç kaybı: Bayılma, sersemlik, kafası karışmış gibi hissetme
Yutkunma güçlüğü
⏳ İnmede her saniye önemlidir!
Belirtiler fark edildiğinde zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
İnme riskini artıran bazı faktörler şunlardır:
✔ Kardiyovasküler Faktörler: Hipertansiyon, kalp ritim bozukluğu (atriyal fibrilasyon), dislipidemi (yüksek kolesterol), damar tıkanıklıkları
✔ Metabolik Faktörler: Diyabet, obezite, insülin direnci
✔ Yaşam Tarzı Faktörleri: Sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, egzersiz eksikliği
✔ Diğer Riskler: Beyin kanaması, doğum kontrol hapları veya hormon tedavileri
İnme, genetik ve çevresel faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkabilir. Yaşam tarzı, kronik hastalıklar ve bazı tıbbi durumlar inme riskini artırabilir.
Bu faktörler değiştirildiğinde inme riski önemli ölçüde azalabilir:
✔ Hipertansiyon (yüksek tansiyon)
✔ Diyabet (kan şekeri kontrolünün bozulması)
✔ Kolesterol yüksekliği (dislipidemi)
✔ Sigara ve alkol kullanımı
✔ Fiziksel hareketsizlik ve obezite
✔ Dengesiz beslenme (aşırı tuz ve yağ tüketimi)
✔ Kalp ritim bozuklukları (atriyal fibrilasyon gibi)
✔ Hormon tedavileri (östrojen içeren doğum kontrol hapları ve menopoz sonrası hormon tedavileri felç riskini artırabilir)
✔ Aşırı kilo ve obezite: Fazla kilolu olmak, yüksek tansiyon ve diyabet gibi hastalıkları tetikleyerek inme riskini artırır.
Bazı risk faktörleri bireyin kontrolünde değildir ancak bilinçli olmak önemlidir:
✔ İleri yaş (65 yaş üstü bireylerde risk artar)
✔ Genetik yatkınlık (ailesinde inme öyküsü olanlar)
✔ Cinsiyet (erkeklerde risk daha yüksektir, ancak menopoz sonrası kadınlarda artabilir)
İnme şüphesiyle acile başvuran hasta, nöroloji uzmanı tarafından hızla değerlendirilir. Öncelikle hastanın hikâyesi alınır ve nörolojik muayenesi yapılır. Ancak, sadece muayene ile inmenin tıkanmaya (iskemik) mi, yoksa kanamaya (hemorajik) bağlı mı olduğu kesin olarak belirlenemez.
Bu nedenle beyin görüntüleme yöntemleri kullanılır:
Bilgisayarlı Tomografi (BT): En hızlı ve yaygın kullanılan yöntemdir. Beyin kanaması olup olmadığını belirlemek için öncelikli olarak tercih edilir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Daha detaylı bilgi verir ve özellikle erken dönemde küçük tıkanıklıkları (iskemik inme) saptamak için kullanılır.
???? Hızlı tanı, etkili tedavi için kritik öneme sahiptir! Bu yüzden belirtiler fark edildiğinde en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Felç, tedavi edilebilir bir durum olabilir. Felcin tedavisi, nedenine ve ciddiyetine bağlıdır. Bir kan pıhtısı nedeniyle meydana gelen felç vakalarında, doktorlar trombolitik ilaçlar veya mekanik trombektomi gibi tedavilerle kan pıhtısını çözmeye veya çıkarmaya çalışırlar. Bu tedavi yöntemleri, kan akışını yeniden sağlayarak felcin etkilerini azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir.
Bununla birlikte, bazı felç vakaları daha ciddi olabilir ve tedavi sonrası bile kalıcı hasar bırakabilir. Bu durumda, fizyoterapi, konuşma terapisi ve diğer rehabilitasyon yöntemleri, felçli kişilerin fonksiyonel bağımsızlıklarını artırmaya yardımcı olabilir. Bu tedaviler, felcin etkilerini azaltarak ve kalıcı hasarları en aza indirerek felçli kişilerin hayat kalitesini artırmak için tasarlanmıştır.
Tedavi süreci büyük ölçüde zamanlama ve müdahale hızıyla ilişkilidir. İnme, erken müdahale ile daha başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Tedavi, iki ana aşamadan oluşur: akut tedavi ve rehabilitasyon süreci.
Felcin tedavi seçenekleri, felcin nedenine ve ciddiyetine bağlı olarak değişebilir. Burada, felç tedavisinde sıklıkla kullanılan bazı yöntemleri açıklıyoruz:
Felç tedavisinde, tedavinin ne kadar erken başladığı önemlidir. İyi bir tedavi planı, hastanın fonksiyonel bağımsızlığını ve yaşam kalitesini artırabilir.
İnme tedavisinde başarılı olabilmek için zaman çok önemlidir. Tıkanan damar mümkün olan en kısa sürede açılmalıdır. Bu tedavi genellikle pıhtı eritici ilaç tedavisi ya da anjiyografik yöntemle damar açma işlemi ile yapılır.
???? Pıhtı Eritici İlaç Tedavisi:
İnme başladıktan sonra ilk 4,5 saat içinde uygulanmalıdır.
İlaç tedavisi ilk 1,5 saatte yapılırsa, tedavi edilen üç hastanın birinde felç ortadan kalkar.
İlk 3 saatte yapılırsa, 7 hastanın birinde felç kaybolur.
İlk 4,5 saatte yapılırsa, 11 hastanın birinde tedavi başarılı olur.
???? Anjiyografik Tedavi (Damar Açma):
İlk 8 saat içinde yapılmalıdır.
Zamanında müdahale edilmezse, açılan damar işe yaramaz ve beyin kanaması riski artar.
İnme tedavisinin ilk aşamasından sonra, fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci başlar.
Nöro-rehabilitasyon uygulamaları, inme sonrası fonksiyon kaybını gidermek ve kişinin yaşam kalitesini artırmak için yapılır.
Hastalar tedaviye hastanede yatarak ya da ayaktan devam edebilirler.
Tedavi, hastanın durumuna göre özelleştirilir ve hareket kabiliyetinin geri kazanılması hedeflenir.
Özetle: İnme tedavisinde hızlı müdahale hayat kurtarıcıdır. Ancak tedavi sonrasında fiziksel ve nörolojik iyileşme için uzun vadeli rehabilitasyon süreci önemlidir.
İnmenin ilk günleri hayati tehlike taşır, ancak bu tehlike atlatıldıktan sonra, hızlıca kapsamlı bir fizik tedavi ve rehabilitasyon programına başlanmalıdır.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı, hastanın ihtiyacına göre tedavi programını şekillendirir ve uygulama başlatılır.
Bu program, hastanın inme sonrası kaybettiği fonksiyonları geri kazanmasına yardımcı olur, iyileşme sürecini hızlandırır.
Sonuç olarak, inme tedavisinde nöro-rehabilitasyon süreci, iyileşmenin temel taşıdır ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için çok yönlü bir yaklaşım gerektirir.
İnme sonrası nöro-rehabilitasyon, hastanın tekrar sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için çok önemlidir. Nöro-rehabilitasyon, sadece fiziksel tedavi ile sınırlı kalmaz; bunun yerine, hastanın tüm ihtiyaçlarını kapsayan çok yönlü bir tedavi süreci gerektirir.
Fizyoterapi:
Hareket kabiliyetini yeniden kazandırmak için özel egzersizler ve teknikler uygulanır. Kas güçsüzlüğü, denge sorunları ve felçli uzuvlarda iyileşme sağlanır.
Ergoterapi:
Günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığı artırmaya yönelik terapi programlarıdır. Yeme, giyinme, yazma gibi temel becerilerin geri kazanılması sağlanır.
Robotik Rehabilitasyon:
Teknoloji kullanılarak hastaya hareket kabiliyeti kazandıran robotik sistemler, daha verimli ve hızlı iyileşme sağlar.
Konuşma Terapisi:
İnme nedeniyle konuşma ve dil becerilerinde kayıplar yaşanabilmektedir. Konuşma terapistleri, hastaların dil yeteneklerini ve iletişim becerilerini geliştirmeye çalışır.
Yutma Terapisi:
İnme sonrasında yutma güçlüğü yaşanabilmektedir. Yutma terapisi, bu sorunu çözmek amacıyla yapılır.
Psikososyal Destek:
İnme geçiren kişilerde depresyon, kaygı gibi psikolojik sorunlar görülebilir. Psikolojik destek, hastaların mental iyilik hallerini iyileştirir ve rehabilitasyon sürecine olumlu katkı sağlar.
İnmeden korunmak için alınması gereken önlemler, sağlıklı bir yaşam tarzı ve düzenli sağlık kontrollerini içerir. İnme riskini azaltmak için aşağıdaki adımlar önerilmektedir:
Sigara kullanımı, damarların tıkanmasına ve kan basıncının yükselmesine neden olabilir, bu da inme riskini artırır. Sigara içmeyen bireylerin inme riski daha düşüktür.
Alkolün aşırı tüketimi de kan basıncını yükseltebilir ve damar sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Düzenli egzersiz yapmak, kilo kontrolünü sağlamaya, kan basıncını dengelemeye ve kolesterol seviyelerini iyileştirmeye yardımcı olur.
Haftada en az 150 dakika orta şiddette egzersiz yapılması önerilmektedir.
Akdeniz tipi diyet, balık, sebze, meyve, zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar ve tam tahıllardan zengin besinler içerir ve inme riskini azaltabilir.
Tuz tüketiminin azaltılması, doymuş yağlardan kaçınılması ve lifli gıdaların artırılması da sağlıklı bir kalp ve damar sağlığı için önemlidir.
Obezite, hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıkları tetikleyebilir, bu nedenle sağlıklı bir kiloda olmak, inme riskini azaltır.
Yüksek tansiyon: Hipertansiyon, inme riskini artırır. Düzenli olarak kan basıncının ölçülmesi, gerekirse antihipertansif ilaçlar ile kontrol altına alınması önemlidir.
Diyabet: Diyabet hastaları için diyabetik diyet, uygun oral antidiyabetik ilaçlar ya da insülin tedavisi uygulanmalıdır.
Kolesterol: Yüksek kolesterol seviyeleri inme riskini artırabilir. Diyet, yaşam tarzı değişiklikleri ve gerekirse antilipidemik ilaçlar kullanılabilir.
Kalp ritim bozuklukları ve kalp hastalıkları, inme riskini artırabilir. Düzenli kardiyolojik muayeneler, atrial fibrilasyon gibi durumların erken teşhisi için önemlidir.
Obstrüktif uyku apnesi de inme riskini artıran bir faktördür. Uyku apnesi tedavi edilmelidir.
Uzun süreli stres, kan basıncının yükselmesine neden olabilir. Rahatlama teknikleri, meditasyon ve düzenli uyku, stresin yönetilmesine yardımcı olabilir.
İnme (felç) geçirdikten sonra dikkat edilmesi gerekenler, hastanın sağlığını iyileştirmeye yönelik uzun vadeli bir yaklaşım gerektirir. İşte dikkat edilmesi gereken önemli noktalar:
İnmenin nedenini anlamak için tetkikler yapılmalı ve buna yönelik uygun tedavi başlanmalıdır. İnmenin sebebi bulunmazsa, özellikle erken dönemde tekrarlama riski artar.
Kan basıncı ve kolesterol düzeyleri kontrol edilmelidir. Gerekirse ilaç tedavisi başlanarak bu risk faktörleri kontrol altına alınmalıdır.
Erken dönemde rehabilitasyon önemlidir. Felç belirtileri henüz düzelmemiş olsa da, nörolojik rehabilitasyon en kısa sürede başlanmalıdır.
Rehabilitasyon, kişinin yaşına, inme sonrası hasara (defisitlere) göre fizik tedavi, konuşma terapisi, ergoterapi gibi yöntemlerle kişiye özel planlanmalıdır.
Fiziksel rehabilitasyon, hareket kabiliyetini artırmaya, kas gücünü geri kazanmaya yardımcı olur.
Konuşma terapisi gerekliyse, dil ve konuşma becerilerini yeniden kazanabilmek için profesyonel yardım alınmalıdır.
İnme geçiren kişilerin psikolojik desteğe ihtiyacı olabilir. Psikososyal destek, özellikle depresyon, kaygı ve stresle başa çıkma konusunda yardımcı olabilir.
Hastanın durumunu anlamak ve uygun psikolojik desteği sağlamak, iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar.
İnme sonrası doktorun önerdiği ilaç tedavisi düzenli olarak kullanılmalıdır. Pıhtı önleyici ilaçlar, kan basıncı düzenleyiciler ve kolesterol ilaçları gibi tedaviler gerekebilir.
Düzenli kontrol ve takip muayeneleri ile tedavi süreci izlenmelidir.
İnme sonrası hastaların sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzı benimsemeleri çok önemlidir. Yüksek kolesterol, hipertansiyon ve diyabet gibi durumların yönetilmesi gerekmektedir.
Düşük tuzlu, düşük yağlı beslenme, düzenli egzersiz ve kilo kontrolü gibi yaşam tarzı değişiklikleri inmenin tekrarını önlemeye yardımcı olabilir.
İnme geçirmiş kişiler için aile desteği büyük bir önem taşır. Aile üyeleri, hastanın rehabilitasyon sürecine katılmalı, moral ve motivasyon sağlamalıdır.
Ayrıca, hastanın günlük yaşam aktivitelerinde (yemek yeme, giyinme, tuvalet ihtiyacı) yardımcı olacak destekçi bir plan oluşturulmalıdır.
Yüz felci, yüzümüzdeki mimik kaslarının kısmi ya da tam olarak işlevini yerine getirmemesi sonucu meydana gelir. Bu durum, etkilenen yüz yarısında hareketsizlikle kendini gösterir. Yüz felci genellikle tek taraflı olarak görülür, ancak nadiren her iki yüz tarafını da etkileyebilir. Yüz felci, hızlı tanı ve tedavi gerektiren bir hastalıktır ve tedavi süreci, felcin nedenine göre değişkenlik gösterebilir.
Yüz felcinin nedenleri, santral (beyinle ilgili) veya periferik (kulak ve boyun hastalıklarıyla ilgili) olarak iki ana gruba ayrılabilir.
Santral Nedenler: Beyindeki felç veya diğer nörolojik hastalıklar yüz felcine neden olabilir. Yüzde sadece ağız çevresinde kayma veya güçsüzlük gözlendiğinde, bu durumun santral bir sebepten kaynaklandığı düşünülebilir. Santral nedenli yüz felci genellikle daha ciddi nörolojik problemlerle ilişkilidir ve acil müdahale gerektirir.
Periferik Nedenler: Yüz felcinin daha yaygın görülen nedeni, kulak ve boyun bölgesindeki hastalıklar veya sinirlerle ilgili sorunlardır. Periferik nedenli yüz felcinde, yüzün etkilenen tarafında alın hareketleri, göz kapağı hareketleri, burun kanadı hareketleri ve ağız hareketleri de bozulur. En yaygın periferik nedenlerden biri Bell’s Palsy olarak bilinen, genellikle bir viral enfeksiyon sonucu ortaya çıkan bir durumdur.
Yüz felcinin belirtileri şunları içerebilir:
Yüzün bir tarafında hareketsizlik veya asimetri (yüzde düşüklük veya kayma).
Ağız çevresinde kayma, düzgün konuşma veya yemek yeme güçlüğü.
Göz kapağının kapanmaması veya gözde kuruluk.
Yüzde güçsüzlük ve düşük kas tonusu.
Alın hareketlerinin kaybı ve burun kanadının hareket etmeme durumu.
Yüz felcinin tedavisi, etkilenen bölgenin ve nedenin tespitine göre değişir:
Periferik nedenli yüz felcinde, tedavi genellikle ilaçlar (özellikle kortikosteroidler), fiziksel terapi ve yüz kaslarını yeniden çalıştırmayı hedefleyen egzersizlerden oluşur.
Santral nedenli yüz felci durumunda ise daha kapsamlı bir nörolojik tedavi süreci gerekebilir. Tedavi, nörolog ve diğer uzmanlarla koordineli bir şekilde yürütülür.
Yüz felci, hızla tedavi edilmezse uzun vadede kalıcı kas zayıflıkları ve estetik sorunlar yaratabilir. Bu nedenle, yüz felci belirtileri görüldüğünde erken teşhis ve tedavi büyük önem taşır.
Yüz felci tedavi edilmezse, ilk birkaç gün içinde belirtiler kötüleşebilir. Ancak tedaviye başlandıktan sonra, iyileşme süreci genellikle şu şekilde ilerler:
İlk Hafta:
İlk hafta içinde, tedaviye başlanan hastada yüz kaslarında hafif hareketler görülebilir.
Hasta, yüzünü hareket ettirmekte daha kolaylık yaşamaya başlar.
Yüzdeki asimetrinin azalmaya başladığı fark edilebilir.
3-4 Hafta:
Göz kapağının hareketi ve alın hareketleri gibi daha küçük kaslar yavaşça geri kazandırılabilir.
Ağız çevresi hareket etmeye başlar ve yüz hatlarında daha belirgin bir düzelme görülür.
Hastalar, yüzlerindeki güçsüzlük ve hissizlik kaybının azaldığını hissedebilir.
3-6 Ay:
Yüz felci tedavisinin tam iyileşmesi genellikle 3 ila 6 ay sürebilir. Bu süre zarfında, yüz kasları tam fonksiyonuna ulaşmaya başlar.
Eğer tedaviye erken başlanırsa, iyileşme süreci hızlanabilir ve daha fazla kas fonksiyonu geri kazanılabilir.
Yüzdeki asimetri büyük oranda düzelir, ancak bazı hastalarda tamamen simetrik bir görünüm sağlanamayabilir.
İyileşme süreci kişiden kişiye değişebilir, ancak tedaviye başlanan hastaların çoğu, yüzlerindeki fonksiyonları önemli ölçüde geri kazanabilirler. Düzenli fizik tedavi ve rehabilitasyon, iyileşmeyi hızlandırabilir.
İnme, beyin dokusunun oksijen ve besin alımının kesilmesi nedeniyle meydana gelir. Beyindeki kan akışının tıkanması veya beyin kanaması sonucu beyin hücreleri hasar görür. Bu durum, genellikle vücudun bir kısmında güçsüzlük, uyuşma, konuşma bozukluğu gibi belirtilerle kendini gösterir.
İnme belirtileri arasında:
Yüzde kayma
Konuşmada zorluk
Kol veya bacakta güçsüzlük
Çift görme veya ani görme kaybı
Denge kaybı
Yutkunma güçlüğü
Bilişsel bozukluklar gibi durumlar yer alır. Belirtiler aniden ortaya çıkar ve zaman kaybetmeden tıbbi yardım alınması gerekir.
Evet, inme tedavi edilebilir. Tedavi, hastanın türüne ve zamanlamasına bağlı olarak değişir. Pıhtı eritici ilaçlar veya anjiyografik tedaviyle damarlar açılabilir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa, felcin geri dönüşüm şansı o kadar artar.
İnmenin akut tedavisinde öncelikli amaç, beynin oksijensiz kalmasını engellemek ve beyin dokusuna yeniden kan akışını sağlamaktır.
İskemik inme durumunda, pıhtı eritici ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar, tıkanan damarları açarak kanın beyin dokusuna ulaşmasını sağlar. İskemik inmelerde, doku plazminojen aktivatörü (tPA) adı verilen ilaçlar yaygın olarak kullanılır.
Hemorajik inme ise beyin kanamasına bağlıdır. Bu durumda, tedavi öncelikle kanamanın durdurulması ve beyindeki fazla sıvının neden olduğu basıncın azaltılması üzerine odaklanır.
Ayrıca, anjiyografik pıhtı çıkarma (trombektomi) tedavisi de özellikle inmeyi takip eden ilk 6 saat içinde etkili olabilir. Bu işlemle, tıkanan damarlar açılır ve beyin dokusunun oksijen alması sağlanır. Bu tür müdahaleler, özellikle ilk 6 saat içinde yapıldığında başarı oranı yüksek olabilir; istatistiksel olarak, 6 saat içinde yapılan bu müdahale ile hastaların üçte biri tamamen eski hayatlarına dönebilir.
Akut tedavi sonrasında, kaybedilen motor ve bilişsel fonksiyonları geri kazanmak için kapsamlı bir rehabilitasyon süreci başlar. Bu süreç, genellikle fizik tedavi, konuşma terapisi, ergoterapi ve psikososyal destek gibi çeşitli tedavi yöntemlerini içerir. Bu tedavi süreci, hastanın bağımsız yaşam becerilerini yeniden kazanmasına yardımcı olur.
Sonuç olarak, inme tedavisi başarılı olabilir ancak erken müdahale ve doğru tedavi ile mümkündür. İnme sonrası tedavi, hem akut aşamada hızlı müdahale hem de uzun süreli rehabilitasyon gerektiren bir süreçtir.
Felç tedavisinde, pıhtı eritici ilaçlar ve anjiyografik yöntemler en yaygın kullanılan tedavi şekillerindendir. Bu tedaviler, damarların açılmasını ve beyin dokusuna yeniden kan akışının sağlanmasını hedefler. Akut dönemde tedavi başarısı büyük ölçüde zamanla doğru orantılıdır.
Felç sonrası rehabilitasyon, hastanın motor becerileri, konuşma yetenekleri, yutma ve diğer günlük yaşam aktivitelerini geri kazanması için yapılan bir tedavi sürecidir. Fizyoterapi, ergoterapi, konuşma terapisi, robotik rehabilitasyon ve psikososyal destek gibi yöntemler kullanılır.
Felç riskini artıran faktörler arasında:
Sigara ve alkol kullanımı
Fiziksel hareketsizlik
Genetik yatkınlık bulunur. Ayrıca, yaş ve cinsiyet de risk üzerinde etkili olabilir.
İnme, genetik faktörlerin etkisiyle daha fazla risk taşıyan kişilerde daha sık görülebilir. Ailede inme öyküsü olan kişilerde, hastalık gelişme riski artabilir. Ancak, yaşam tarzı ve çevresel faktörler de önemli rol oynar.
Felç geçiren birine müdahale etmek için:
Hızlıca acil servisi arayın.
Kişiyi mümkünse rahat bir pozisyona getirin.
Şayet kişi baygınsa, güvenli bir şekilde başını hafifçe yana çevirin, ancak başını geriye doğru itmekten kaçının.
Kişinin herhangi bir yiyecek ya da içecek almasını engelleyin.
Evet, inme yaşlılarda daha sık görülür. Özellikle 55 yaş ve üzeri kişilerde inme riski artmaktadır. Ancak genç yaşta da inme geçirebilecek kişiler vardır, bu nedenle risk faktörlerine dikkat edilmelidir.
Doku plazminojen aktivatörü (tPA), iskemik inme tedavisinde kullanılan pıhtı çözücü bir ilaçtır. İnme semptomları başladıktan sonra, ilk 3 saat içinde tPA tedavisi uygulanmalıdır. Bu süre, tedavinin etkili olabilmesi için kritik bir dönemi ifade eder.
tPA, pıhtıyı çözerek, beyin dokusuna giden kan akışını tekrar sağlar ve beyin hücrelerinin ölümünü engellemeye yardımcı olur. Ancak, ilacın etkisi en yüksek olduğu zaman dilimi ilk 3 saattir. Bu sürenin aşılması durumunda tedavi etkinliği azalır ve potansiyel komplikasyonlar artabilir.
İlk 4,5 saat içinde tPA tedavisi uygulanabilmesi, hastanın iyileşme şansını artırır, bu nedenle inme belirtileri görüldüğünde hızlı bir şekilde tıbbi yardım almak büyük önem taşır.
Felç için, nöroloji bölümüne veya acil servise gitmek önerilir. Nöroloji bölümü, beyin ve sinir sistemi hastalıkları konusunda uzmanlaşmış bir tıp dalıdır ve felç tedavisi konusunda deneyimli doktorlar bu bölümde çalışır. Acil servis ise, acil felç durumları için hızlı müdahale ve tedavi sağlar.
Felç belirtileri olan kişiler, mümkünse en kısa sürede bir sağlık merkezine gitmelidirler. Felç, tedavi edilmediğinde ciddi ve kalıcı hasarlara neden olabilir. Bu nedenle, felç belirtileri gösteren kişilerin, hızlı ve etkili bir tedavi için en yakın sağlık merkezine gitmeleri önerilir.
Lütfen size ulaşabilmek için aşağıdaki alanları doldurunuz
7/24 tüm soru ve sorunlarınız için buradayız.