Kandaki lipid (yağ) düzeylerinin normalden sapması durumudur. Kolesterol ve trigliserid gibi yağların düzeylerinde yükselme ya da düşme, bu metabolik bozukluğun temelini oluşturur.
Kardiyovasküler hastalıkların önemli risk faktörlerinden biri dislipidemi. Bu durum genellikle sinsi bir şekilde ilerler. Geç fark edilmesi ciddi bir sağlık sorunudur.
Tıpta yaygın bir kavram olan bu bozukluk, birçok etkene bağlı olarak gelişir. Genetik yatkınlık, yaşam tarzı ve sistemik hastalıklar bu etkenlerdendir. Tanı ve tedavi süreçleri karmaşık olabilir, çünkü genellikle başka hastalıklarla birlikte görülür.
Bu nedenle, nedir?, neden olur?, belirtileri nelerdir? soruları modern sağlık pratiğinde önemli bir yer tutar.
Kanda bulunan yağ moleküllerinin (lipidlerin) anormal düzeyde bulunması anlamına gelir. En sık karşılaşılan şekilleri şunlardır:
Bu dört temel parametreye göre değerlendirilmelidir. Sağlıklı bireylerde bu değerler normal aralardadır. Ancak dislipidemik bireylerde bu dengeler bozulur. Bu da damar sertliği (ateroskleroz), inme ve kalp krizi gibi riskleri artırır.
Birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bunlar genetik, çevresel ve yaşam tarzına bağlı faktörler olarak üç ana grupta incelenebilir.
1. Genetik Nedenler
Ailevi hiperkolesterolemi gibi kalıtsal hastalıklar, genetik dislipidemiye örnektir. Bu bireylerde aterojenik dislipidemi yani damarlarda yağ birikimini kolaylaştıran lipid profili erken yaşta gelişebilir.
2. Yaşam Tarzı Etkenleri
Bu faktörler, karaciğerde lipid metabolizmasının bozulmasına yol açarak dislipidemiye neden olur.
3. Eşlik Eden Hastalıklar
Bu sistemik hastalıklar lipid dengesini olumsuz etkiler. Örneğin, insülin direnci olan bireylerde genellikle aterojenik dislipidemi gelişir; bu tabloda LDL artarken HDL düşer, trigliserid yükselir.
Tipleri, lipid bozukluğunun türüne göre sınıflandırılır:
1. Primer (Birincil) Dislipidemi
Genetik kökenlidir. Ailevi hiperkolesterolemi bu gruba girer. Genetik mutasyonlara bağlı olarak lipit taşıma proteinlerinde bozukluk vardır.
2. Sekonder (İkincil) Dislipidemi
Sonradan gelişen nedenlere bağlıdır. Diyabet, böbrek hastalıkları, hipotiroidi gibi altta yatan sorunlar dislipidemiye yol açar.
3. Aterojenik Dis.
Bu özel formda LDL yükselmiş, HDL düşmüş ve trigliserid artmıştır. Tip 2 diyabet hastalarında sık görülür. Kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır.
Bu sınıflama tedaviye yön verir. Her dislipidemi tipi farklı bir müdahale ve takip gerektirir.
Aralarındaki fark, sıklıkla kafa karışıklığına neden olur. Her iki terim de kanda yağ oranı ile ilgilidir, ancak farklı anlamlara gelir:
Yani, hiperlipidemi dislipideminin alt başlığıdır. Dislipidemi çok daha geniş bir kavramdır.
Birden fazla faktörün karmaşık etkileşimiyle şekillenir. Bu faktörler genel olarak genetik ve çevresel faktörler olarak iki ana grupta toplanabilir:
1. Genetik Faktörler
2. Yaşam Tarzı ve Çevresel Faktörler
Bu faktörler, birlikte veya ayrı ayrı dislipidemiye zemin hazırlar.
Genellikle sessiz seyreder. Belirti göstermediği için çoğu hasta tanı almadan yaşamına devam eder. Ancak ileri evrelerde bazı bulgular ortaya çıkabilir:
Bu nedenle dislipidemi belirtileri, çoğu zaman başka bir hastalığın komplikasyonu olarak klinikte fark edilir.
Genellikle basit bir kan testiyle konur. Açlık sonrası alınan kan örneğiyle şu parametreler ölçülür:
Tanı koymak için bu değerler standart referans aralıklarıyla karşılaştırılır. Ek olarak, bazı hastalarda aşağıdaki testler de gerekebilir:
Bazı durumlarda dislipidemi taraması, özellikle ailesel risk faktörleri bulunan bireylerde çocuk yaşlardan itibaren önerilir. Özellikle çocuklarda görülen erken kalp hastalığı riski açısından bu taramalar kritik önem taşır.
Multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Tedavide ana hedef, damar hasarını ve kardiyovasküler komplikasyonları önlemektir. Temel bileşenler:
1. Yaşam Tarzı Değişiklikleri
2. Farmakolojik Tedavi
Dislipidemi ilaçları, bireyin lipid profiline ve risk faktörlerine göre seçilir. En sık kullanılan ilaçlar:
3. Eşlik Eden Hastalıkların Tedavisi
Hipotiroidi, böbrek yetmezliği veya diyabet gibi altta yatan hastalıklar kontrol altına alınmalıdır. Aksi halde dislipidemi yönetilemez.
Tedavisi, bireyselleştirilmiş olmalıdır. Tüm hastalara aynı tedavi şeması uygulanamaz. Risk profili, aile öyküsü, yaş ve diğer parametreler göz önünde bulundurulmalıdır.
Tedavinin temel taşıdır. Bu diyetin hedefi, LDL kolesterolü ve trigliserid düzeylerini düşürmek, HDL kolesterolü artırmaktır. Önerilen temel ilkeler şunlardır:
Bu diyete diyetisyen eşliğinde başlanmalı, kişinin ihtiyacına göre uyarlanmalıdır. Dislipidemi beslenme programı, ilaç tedavisinin etkinliğini artırır.
Dislipidemi tanı ve tedavisi genellikle şu uzmanlık alanlarının iş birliği ile yürütülür:
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları
Beslenme ve Diyetetik (diyetisyenler aracılığıyla)
Özellikle dislipidemi hangi uzmanlık alanına girer? sorusu, yönlendirme açısından önemlidir. İdeal yaklaşım, multidisipliner bir tedavi zinciridir.
Dislipidemi kronik bir durumdur ve düzenli takip gerektirir. Hastalar genellikle 3 ila 6 ay aralıklarla kontrole çağrılır. Bu takiplerde:
Ayrıca, aile öyküsü bulunan bireylerde dislipidemi taraması erken yaşlarda başlamalıdır. Bu, özellikle kalıtsal vakalarda hayati öneme sahiptir.
Modern toplumda en yaygın metabolik bozukluklardan biridir. Kalp ve damar hastalıklarının önlenmesinde lipid kontrolü vazgeçilmezdir. Tanı, tarama, tedavi ve yaşam tarzı yönetimi, dislipidemi ile etkili bir mücadelenin temel yapı taşlarıdır.
A Life Sağlık Grubu olarak, bilimsel temellere dayalı, bireyselleştirilmiş dislipidemi yönetimini destekliyoruz. Genetikten çevresel etkilere kadar tüm risk faktörlerini analiz ederek, erken tanı ve tedaviye önem veriyoruz. Sağlıklı bir gelecek için düzenli takip, disiplinli yaşam tarzı ve uzman desteği şarttır.
Lütfen size ulaşabilmek için aşağıdaki alanları doldurunuz
7/24 tüm soru ve sorunlarınız için buradayız.